İhsan Oktay Anar

İhsan Oktay Anar daha önce okumadığım bir yazar olduğu ve yazarın tarzı hakkında hiçbir bilgim olmadığı için kitaplarını okumaya çekiniyordum.Yazarın ilk kitabı olması ve en beğenilen kitabı olması sebebiyle Puslu Kıtalar Atlası'nı okumaya karar verdim.Kitabın tanıtımından bazı tahminler üretmiştim ama bunların hiçbiri tutmadı konu beklediğimden çok fazla farklı çıktı bu da kitaptan büyük zevk almamı sağladı.Kitabın açılış cümlesinde Osmanlıca kelimelerin ağırlıkta olmasına rağmen kitabın ilerleyen bölümlerinde Osmanlıca kelimelerin dengeli dağılmasıyla kitaba gerçekçilik katmış,güzel olmuş.Konu işleyiş tarzını da sevdim,ilk başta daldan dala atlar gibi gitmesine rağmen finalde yazar konuyu iyi bir şekilde bağlıyor.İnş. diğer kitaplarda kalite düşüklüğü yoktur.… (mais)

Puslu Kıtlar Atlası'ndan sonra bu kitap beni fazla sarmadığı için 1 haftadır kitaba ara vermiştim,sırf bitsin diye yeniden okumaya başlayıp bitirdim.Öncelikle Puslu Kıtalar Atlası'nda olduğu gibi bu kitapta Osmanlıca kelimeler bulunmuyor bu yüzden hayalkırıklığına uğradım.Kitapta hikayeler arasındaki konuşmalara çok az yer verilmiş,bu ara konuşmalar İhsan Oktay Anar'ın tarzını en çok yansıtan yerler olduğu için en sevdiğim yerler de burası oldu.Hikayelere gelecek olursam Bir Hac Ziyareti ,Puslu Kitalar Atlası tarzında en güzel hikayeydi ve Superman göndermesi yapılan son hikayede en kötü hikayeydi.Diğer hikayeler normaldi.… (mais)